Blog-portal-ven-embolizasyon-desktop
Blog-portal-ven-embolizasyon-mobile

Karaciğer tümörlerinin tedavisinde altın standart yöntem, tümörlü dokunun ameliyatla çıkarılmasıdır. Bu tedavi seçeneği erken evrede yakalanmış olan primer karaciğer kanseri veya metastazlarında seçili hastalarda uygulanabilmektedir.

Tümörün karaciğerle sınırlı olduğu, ameliyat olanağı bulunan hastalarda bu kararın verilmesindeki en önemli kriterlerden biri, ameliyat sonrası geriye kalan sağlam karaciğer dokusunun (karaciğer rezervi), hastanın yaşamını sürdürebilmesi için yeterli olup olmadığıdır. Karaciğer, belirli bir bölümü cerrahi olarak alındıktan sonra tekrar büyüyebilen bir organdır.

Karaciğer, ‘sağ lob’ ve ‘sol lob’ olarak adlandırılan iki ana bölümden oluşmaktadır. Sağ lob sol lobdan daha büyüktür ve karaciğerin ortalama % 60’ını, sol lob ise ortalama % 40’ını oluşturmaktadır.

Temelde karaciğeri besleyen iki ana damar vardır. Bunlardan biri hepatik arter adını verdiğimiz atardamar, diğeri portal ven denilen mide-barsak sisteminden kan getiren toplardamardır ve bu damarlar sağ lob ve sol loba uzanan iki ana dal olarak devam etmektedir.

Karaciğerin sol lobunda bulunan tümörlerin tedavisinde ameliyat kararı daha rahat verilir. ‘Segmentektomi’ denilen, karaciğerin belirlenen bir parçasının çıkarılması veya ‘lobektomi’ denilen bir lobun tamamen çıkarılması durumları, sol lob  tümörlerinde genellikle ameliyat öncesi ek bir hazırlık gerektirmez. Çünkü sol lobun tamamının alındığı sol lobektomi durumunda bile, karaciğer sağ lobu % 60’lık oranıyla yeterli karaciğer rezervi sağlamaktadır.

Karaciğerin sağ lobunda yerleşmiş tümörlerin tedavisinde ise, özellikle sağ lobun tamamının alınmasını gerektiren durumlarda (sağ lobektomi), ameliyat sonrası karaciğer rezervi, hastanın yaşamını sürdürebilmesi için her zaman yeterli olmamaktadır.

Bu nedenle cerrahi olanağı bulunmayan hastalarda, sağlam olan karaciğer sol lobunun genişletilmesi ve büyütülmesi sağlanarak, hastayı ameliyata uygun hale getirmek gerekmektedir. Bu amaçla sağ loba yerleşmiş tümörlü bölgeyi besleyen portal ven dallarının tıkanması işlemi yapılmaktadır.

‘’Portal ven embolizasyonu’’ olarak bilinen bu yöntem sayesinde sağ lobu besleyen portal ven dalları tıkanarak, sağ lob küçülürken, sol lobun büyümesi ve genişlemesi sağlanabilmektedir. Böylelikle hasta birkaç ay içerisinde ameliyat olma şansını elde edebilecek ve sonraki yaşamını sorunsuz sürdürebilecektir.

Portal ven embolizasyonunda girişimsel radyoloji uzmanı; anjiyografi ünitesinde ve ultrasonografi eşliğinde, gerekli sterilizasyon sağlandıktan sonra cildin uygun bölgesinden küçük bir delik açarak, karaciğer dokusundan geçecek şekilde hedeflenen portal ven ve dallarına ulaşmaya çalışır.

Bu amaçla tünelli bir iğne yardımıyla hedef damara ulaşarak içeriye kateter adı verilen ince bir hortum yerleştirilir. Bu kateter yoluyla, damarları görebilmek için gereken kontrast madde verilir ve portal venin dalları, uzanımları görüntülenir. Tümörlü bölgenin bulunduğu alanlar ve bu bölümlere giden dallar tek tek tespit edilerek hafıza görüntüler oluşturulur. Sonra her bir dalın çapları ve uzunluğu ölçülerek, tıkayıcı ajan olarak kullanılacak malzemeler belirlenir.

Embolizasyon amaçlı kullanılabilecek farklı ajan seçenekleri mevcut olup, biz bu amaçla daha çok ‘mikrosfer’ adı verilen milimetrik çaplı kürecikler şeklindeki partikülleri ve ‘coil’ adı verilen pıhtılaştırıcı ince metalik telleri tercih etmekteyiz.

Embolizasyon işlemine geçildiğinde sırasıyla önce kontrollü olarak partikül enjeksiyonu yapılır. Enjeksiyon yapılan damardaki akım büyük ölçüde kesildikten sonra, damarın geniş olan ağzına uygun olacak şekilde coil seçilerek bu bölgeye sarılır.

Bu ince ve kıvrımlı metalik teller birkaç dakika içerisinde bu bölgede pıhtılaşmayı tetikleyerek hedef damarın kısa süre içerisinde tamamen tıkanmasını sağlar. Kontrol görüntüler alınarak ilgili dalın tam olarak tıkandığından emin olunduktan sonra, bu daldan çıkıp diğer dallara yönelerek aynı işlemler tekrar edilir.

Sağ portal venin hedeflenen tüm dallarının tıkandığı kontrol görüntülerle ortaya konur. Amaca uygun şekilde tıkanmanın sağlandığından emin olunduktan sonra portal vene giriş yolu kanama kontrolü yapılarak kapanır ve tüm yardımcı ekipman geri çekilerek işlem sonlandırılır.

Girişimsel işlemlerde, istenmeyen yan etki olarak adlandırılan ‘komplikasyon’ adını verdiğimiz durumları takip etmek amacıyla hasta bir gece hastanede tutulur, herhangi bir sorun olmadığı taktirde ertesi gün taburcu edilir.

Portal ven embolizasyonu işlemi sonrası 4. haftada kan testleri yapılarak karaciğerin durumu kontrol edilir. Görüntüleme yöntemi olarak bilgisayarlı tomografi veya manyetik rezonans (MR) ile değerlendirme yapılarak, işlem öncesi karaciğer rezervinin hacmi ile işlem sonrası hacim karşılaştırılır. Yeterli büyümenin sağlandığının görülmesi üzerine, başka engel durum kalmadığından emin olunarak hasta ameliyat için cerrahiye yönlendirilir.

Portal ven embolizasyonunda en sık ‘postembolizasyon sendromu’ denilen grip benzeri bulgularla karşılaşılır. Bunun dışında kanama, enfeksiyon ve cerrahi müdahale gerektiren durumlar çok daha nadir görülür. Ciddi komplikasyon oranı %2’nin altındadır.

Uygun hasta seçimi, gerekli ve yeterli ekipmanların sağlanması durumunda, karaciğer sağ lob tümörlerinin ameliyat edilebilmesine olanak sağlayan portal ven embolizasyonu sayesinde, sadece periyodik kontrollerine gelmek suretiyle hastalarımızı uzun ve sağlıklı bir ömür beklemektedir.

Bize Ulaşın

Çağrı Merkezi

0850 473 77 77

WhastApp

0553 077 70 08


Sizi Arayalım

This site is registered on wpml.org as a development site.