Blog-aids-desktop
Blog-aids-mobile
Belirtileri
  • Uzun süreli açıklanmayan yorgunluk
  • Lenf nodüllerinin açıklanmayan şişliği
  • On günden daha uzun süren ateş
  • Gece terlemesi
  • Açıklanmayan kilo kaybı
  • Derideki renk bozulumu ve iyileştirilemeyen mukoz membran iltihapları
  • İlerleyen, açıklanamayan öksürük ve boğaz ağrısı
  • Nefes darlığı
  • İlerleyen üşüme
  • Devamlı ishal
  • Ağızda mantar enfeksiyonu
  • Kolay yaralanma ve açıklanamayan kanama
  • Zihinde karışıklık ve sonunda koma

AIDS, insan vücudunun immün sistemini yok eden ve bir dizi belirtilerle karakterize olan bir immün (bağışıklık) yetersizlik sendromudur. AIDS’li kişilerde HIV-I denilen virüs tipi T hücrelerine girerek çoğalmaya başlar ve daha sonra bu hücreleri öldürür.

Bu imha immün sistemi zayıf bir hale getirir ve bu durumda ayrıca değişik enfeksiyonların ve tümörlerin ortaya çıkışı da kolaylaşır. HIV-I virüsüne aynı zamanda HTLV-III, LAV ve ARV virüsleri de denilir. Virüs; değişik yollarla örneğin, damardan kirli iğnelerle yapılan iğneler, cinsel ilişki vasıtasıyla veya anneden çocuğa olmak üzere vücuda girebilir.

Birkaç ay içinde vücut bu virüse karşı antikor üretir. Kan testleri bu yüzden pozitif bir sonuç verir. Semptomlar 1-2 haftada gelişir. Bunlar virüs vücuda girdikten birkaç ay sonra başlar. Bu sırada kanda antikor oluştuğu için Eliza ve Western Blot gibi tahlillerle teşhis konulabilir.

AIDS’li hastalar ikiye ayrılır. Homoseksüel-biseksüel olanlar ve iğne ile uyuşturucu kullananlar. Riskli olanlar ise AIDS’liyle cinsel ilişkide bulunan kişilerdir. Prezervatif kullanarak virüs geçişini azaltmak mümkün olabiliyorsa da tam korunma sağlanamaz.

AIDS, yüksek oranda bir bulaşıcı hastalık değildir. Virüs, AIDS’e yakalanmış kişilerin kanında ve menisinde bulunur.

HIV virüsünü öldürmek kolaydır ve bu virüs vücut dışında uzun süre yaşayamaz. Kapı tokmağı tutarak, tuvalet vasıtasıyla veya oturma yerleriyle temas içinde olarak bu virüse yakalanmak imkânsızdır. Sivrisinekler bu virüsü yaymazlar.

Teşhis koydurabilecek belirtiler, genellikle hastalığın bulaşmasından 5-10 yıl sonra ortaya çıkar. AIDS’te sık görülen ‘’pneumocystis carinii’’ adlı fırsatçı bir enfeksiyonun yol açtığı zatürredir. Yaşlılarda ve bağışıklık sistemi bozulmuş hastalarda nadir bir habis tümör olan kaposi sarkomu oluşabilir.

En sık kullanılan yöntem, ELISA (Enzim-linked immunosorbent assay) testidir. Bu test çok duyarlıdır ve virüsün vücuda girdiği ilk ay dışında hemen hemen herkeste virüsü belirlemektedir.

Bununla birlikte, nadir olarak romatoid artrit ya da diğer bazı faktörlerin varlığında yanlış pozitif sonuçlar verebilmektedir. Genel olarak, ELISA testinin pozitif sonucu Western biot testi ile doğrulanmadan AIDS teşhisi konmaz. Pozitif sonuçların Sağlık Bakanlığı’na bildirilmesi zorunludur.

Hastalığın henüz kesin bir tedavisi yoktur. AZT olarak kısaltılan azidotimidinin, hastalığı yavaşlatıcı etki gösterdiği tespit edilmiştir.

Her yıl 1 Aralık günü Dünya AIDS Günü olarak çeşitli etkinliklerle gündeme gelmektedir.

Bize Ulaşın

Çağrı Merkezi

0850 473 77 77

WhastApp

0553 077 70 08


Sizi Arayalım

This site is registered on wpml.org as a development site.