Blog-aids-desktop
Blog-aids-mobile

İnsan bağışıklık yetersizliği virüsü (HIV), retrovirüs diye adlandırılan virüs türlerinden biridir.

Bu, insanoğlunun tanıştığı yeni virüslerden biridir. Bilinen insan enfeksiyonları günümüzden 10 yıl önce ortaya çıkmıştır. Bu enfeksiyonların başlama tarihinden itibaren, dünya çapında 30 milyon insan HIV’den ve AIDS’den etkilendi.

HIV ilk olarak beyaz kan hücreleri olan CD4 lenfositlerini etkiler. Bu hücreler, bağışıklık sistemini, enfeksiyonlarla savaşmada yöneten önemli hücrelerdir. Bu hücrelere, diğer bağışıklık sistemi hücrelerini yönettikleri için ‘general’ adı verilir.

HIV, hücrenin dışında bulunan alıcıya bağlanır, içine girer ve ardından bu hücrenin enerjisini kullanarak çoğalır. Hücre öncelikli olarak yeni kopyaların üretildiği bir imalathaneye dönüşür ve ardından ölür. Virüsün binlerce kopyası, ölen hücreyi terk eder ve diğer hücrelere geçer. Bu hücreler de HIV tarafından öldürülür.

Ölen hücreler bağışıklık sisteminin kendi hücreleridir. Dolayısıyla vücut bu hücrelerin oluşumunu, ayakta kalmak için artırır. Bu hücreleri öldürmek için tedavi olunmadığı zaman, bağışıklık sisteminin hücreleri HIV virüsüne karşı bu savaşı kaybeder. CD+ lenfositleri düşerken, doğal olarak enfeksiyona karşı oluşan hassasiyet de artar.

HIV genellikle vücuda vajinal, anal ya da oral yollardan girer. Kan dâhil enfekte olmuş vücut sıvılarıyla doğrudan temasla, kan görüntülenmesiyle birlikte kan transferiyle bulaşma, meniyle ve ana rahminde bulunan bebeklere anneden transferle ya da emzirmeyle de HIV bulaşabilir. Aynı zamanda enfekte olmuş bir iğnenin ya da şırınganın ortak kullanımından da sıçrama yapabilir.

Değişik vücut salgılan, virüsün farklı yoğunlaşmalarını çeşitlendirebilir. Genellikle, bu yoğunlaşmalar spermde, kanda ve anne sütünde daha fazladır. Buna karşılık, anal ve vajinal sıvılarda, gözyaşlarında, idrarda ve salyada daha azdır. Ayrıca daha değişik şekillerde de HIV’in bulaşması mümkündür.

Dokuların virüse maruz kalmalarından dolayı oluşan hassasiyet, iletilmiş olan HIV’in şekli ve virüsle karşı karşıya kalınan mesafe, virüsü edinme veya iletme konusundaki risk faktörleridir.

Dokunmanın, öpüşmenin, kucaklaşmanın, üstünüze öksürülmesinin, birlikte okula gitmenin ya da birlikte çalışmanın HIV virüsünü bulaştırmadığı bilinmektedir. Herhangi bir böceğe temasla ya da telefonların, duşların ve yüzme havuzlarının paylaşımıyla HIV bulaşmaz. Diş fırçası ve küpe gibi araçların paylaşılmaması önerilir; çünkü bunlar kanla direkt olarak temas içinde bulunabilir.

Belirtiler

HIV’in belirtileri hastalığın aşamasına göre çeşitlilik gösterir. Birçok insan ilk olarak enfekte olduklarında ateş, yorgunluk, baş ağrısı, kas ağrısı ve şişmiş lenf bezlerini hissederler. Diğerlerinde ise hiçbir belirti olmaz. İlk enfekte olduğunuzda, vücudunuzda yüksek oranda virüs bulunur ve bu enfeksiyonu kolayca başkasına sıçratabilirsiniz.

Hastalığın bu evresinde, HIV’e karşı ilaçlarla tedavi, bağışıklık sisteminizi korumanızı sağlar. Böylece, AIDS’e ilişkin hastalıklar belirene kadar, belirtiler aylar veya yıllar boyunca uzaklaşacaklardır.

Oral pamukçuk (mantar enfeksiyonundan kaynaklanan; ağzı ve dili çevreleyen, beyaz, pıhtıya benzeyen kaplama) bağışıklık sisteminin ciddi olarak zarar görmüş olduğunun ilk belirtisidir. Mantar enfeksiyonu vajinada da oluşabilir. (Ancak oral pamukçuk ve mantar enfeksiyonlarının oluşumu yaygındır ve HIV’den etkilenmemiş insanlarda da ortaya çıkabilir.)

Yorgunlukla, baş ağrısıyla, ishalle, nefes darlığıyla, morarmalarla, gece terlemeleriyle, ateşle, kuru öksürükle, deride kanamalarla, ellerde ve ayaklarda ağrı ve uyuşukluklarla ve lenf bezlerinin şişmesiyle de karşılaşabilirsiniz. Beyin enfeksiyonuna bağlı kişilik değişiklikleri ve mantıksal bozulmalar da yaşayabilirsiniz. Kaposi sarkoma adı verilen bir kanser, cildinizde veya ağzınızın içindeki zarlarda mor beneklere sebep olabilir.

Tedavi

HIV ya da AİDS hastasıysanız, bu durumları tedavi etmede deneyimli bir hekim saptamak için sürekli olarak tekrarlanmalıdır.

İlk test, vücudunuzda dolaşan HIV oranını ölçer. İkinci test (CD4 sayımı) kanınızdaki CD4 hücrelerinin oranını hesaplar. Bu bağışıklık sisteminizin ne kadar kötü etkilendiğini değerlendirir. Virüs miktarının fazlalığı ve CD4 sayımının azlığı, durumunuzun ağır olduğunu gösterir. Genel bir testin sonucu kötüyse diğer sonuçları da kötü çıkar.

Terapi kişiselleştirilmeli, riskler ve avantajlar ölçülmelidir. Genellikle CD4 sayımı 200’ün altındaysa, genelleştirilmiş, yüksek oranda aktif, virüs önler ilaçların kullanımına başlanır.

HIV enfeksiyonunun tedavisi için kullanılacak birçok tedavi yöntemi vardır:

Antiretroviral (virüslere karşı kullanılan ilaç) terapi HIV’in çoğalma yeteneğini kısıtlayan ve çeşitli ilaçların karışımıyla uygulanan bir terapidir. En başarılı ilaçlar en az üç ilacın karışımıyla oluşan ilaçlardır. Bu ilaçların birleştirilmesiyle uygulanan terapi virüs miktarını düşürür ve CD4 sayısını arttırır.

İlaç tedavisi, CD4 sayımınız normalin altında olduğu zaman, fırsatçı enfeksiyonları engellemek için kullanılır.

Aşılama tedavisi, çeşitli mikroorganizmalara (hepatit B, zatürre ve grip gibi) neden olan fırsatçı enfeksiyonlara karşı kullanılan önemli bir tedavi yöntemidir.

Zamanla, HIV, ilaçlara karşı dayanıklılık gösterir. Dolayısıyla ilaçlarınızı değişik zamanlarda değiştirme şansını elde edersiniz.

HIV virüsüne sahip hamile bir kadın, enfeksiyonu fetüse geçirebilir. Bununla birlikte, eğer anne virüs ilaçları kullanıyorsa ve bebek sezaryenle doğduysa, enfeksiyonun bebeğe geçme olasılığı artar.

HIV ve AIDS’i Önlemek

HIV enfeksiyonunun ya da AİDS’in çaresi bulunmadığı için, bu hastalıkların engellenmesi önem kazanır. Aşağıdaki adımları takip edebilirsiniz:

  • Cinsel ilişki sırasında her zaman kauçuk maddesinden ya da polüre-1 tandan kondomlar kullanın.
  • Sadece sizinle ilişkiye girdiğini ve virüs taşımadığını bildiğiniz tek bir partnerle cinsel ilişki kurun.
  • Korumalı cinsel ilişkiyi adet edinin.
  • Damardan alınan ilaçları kullanmayın; eğer kullanıyorsanız asla başka birinin kullandığı iğneyi paylaşmayın.
  • HIV olduğunuzdan şüpheleniyorsanız test yaptırın. Test yaptırdıysanız sıçramayı önleyebilir ve erken tedavi alabilirsiniz.
HIV Nasıl Bulaşır?

Diğer enfeksiyonların aksine, HIV havadan, böcek ısırmalarından, öksürükten ya da diğer rastgele temaslardan iletilmez. HIV’in bulaşma şekilleri aşağıda sıralanmıştır:

  • Virüse sahip birisiyle korunmasız olarak anal, oral ya da vajinal olarak cinsel temasta bulunmak.
  • Virüslü bir kan vericiden kan nakli almak.
  • Virüslü bir bireyle şırınga ya da iğnenin ortak kullanımı
  • Virüslü vajina, döl ya da kanla açık temasta bulunmak.
  • Bir erkeğin virüslü spermiyle döllenmek.
  • Virüsün üstünde bulunduğu bir kesi aletiyle yara oluşumu.
  • Emzirme (enfekte olmuş bir kadından bebeğe).
  • Hamilelik (enfekte olmuş bir kadından cenine).
  • Virüse sahip bir vericiden doku veya organ nakli alınması.

Bize Ulaşın

Çağrı Merkezi

0850 473 77 77

WhastApp

0553 077 70 08


Sizi Arayalım

This site is registered on wpml.org as a development site.